Hazırlayan: Stj. Av. Defne Soyer
Bilgi Notu 2022-12
COP15 Kararları Işığında Biyolojik Çeşitlilik
Kunming-Montreal Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçeve Anlaşması 2022
Montreal’de gerçekleşen BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraflar Toplantısı (COP15), 19 Aralık’ta sona erdi. Toplantıda oldukça önemli bir karar alındı ve yaklaşık 190 ülke, 2030’a kadar gezegenimizin yüzde 30’unu korumayı öngören biyoçeşitlilik yol haritasını onayladı. Maalesef günümüzde toprakların yüzde 17’si ve okyanusların ise sadece yüzde 8’i koruma altında.[1]
Uluslararası anlamda doğayı korumak için atılmış tarihi bir anlaşma olarak nitelendirilen COP15 toplantısının diğer bir önemli kararı ise mevcut biyoçeşitlilik fonunun arttırılması, Kuzey’den Güney’e 2025’ten itibaren yılda 20 milyar, 2030’dan itibaren ise yılda 30 milyar dolar olacak şekilde yardımlar yapılması oldu.
Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçeve Anlaşması 4 ana başlık etrafında kabul edildi;
Bu çizgide 2050 için 4 ana hedef ve 2030’a giderken uyulması gereken 23 eylem odaklı amaç belirlendi.
WWF’in son raporuna[2] göre 1970’lerden beri hayvan popülasyonunun yüzde 69’unun yok olduğu, bazı Latin Amerika ülkeleri ve Karayipler’de ise bu oranın yüzde 94’lere çıktığı, doğal yok oluş oranının 1000 katı daha yüksek bir hızla türlerin yok olduğu belirtiliyor.
Uzmanlar arasında tahsis edilen 30 milyar doları yetersiz görenler var. Kongo, Brezilya, Endonezya gibi ülkeler bu belirlenen miktarın yeterli olmadığını, doğayı kurtarmak için daha fazla paraya ihtiyaçları olduğunu belirtti. Bu sebepledir ki en çok yağmur ormanı olan ülkelerden Kongo anlaşmayı kabul etmedi. Bu tartışmalara rağmen zirveye başkanlık yapan Çin, anlaşmayı büyük bir uzlaşı ile geçirdi.
Biyoçeşitliliğin korunmasından bahsederken unutulmamalıdır ki bu konu yalnızca doğada birlikte yaşadığımız canlıları ilgilendirmiyor; bizim sağlığımızı, yemeğimizi, ilacımızı da etkiliyor. Bu bakış açısıyla Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçeve Anlaşması’nda gıda israfı ve gıda kaybı üzerine de taahhütlerde bulunuldu. Bu hedefler arasında biyoçeşitliliğin yüzde 80’ini koruyan yerel halklara tahrip olmuş topraklarını onarmaları için yardımlar yapılması, biyoçeşitlliliğe zarar verebilecek finansmanların durdurulması ve pestisit kullanımını yarıya indirilmesi gibi amaçlar mevcut.
COP15, önemi anlamında iklim için imzalanan 2015 Paris Anlaşması’na[3] benzetiliyor. İklim için gezegenimizin ortalama sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlı tutma hedefi, 2022 Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçeve Anlaşması’nda kara ve denizlerin yüzde 30’unu koruma hedefi olarak karşımıza çıkıyor. Paris İklim Anlaşmasını imzalayan Devletler 2020 taahhütlerinde geri kalmış olsalar da, iklim konusunun biyolojik çeşitlilik hedefleri ile güçlendiğini söylemek yanlış olmaz.
Ancak bu metnin Devletleri bağlayıcı niteliği olmayan bir “soft law” anlaşma niteliğinde olduğu unutulmamalı. Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçeve Anlaşması’nın uygulanmasını sağlayacak ve süreci takip edecekler yine sivil toplum kuruluşları ve kamuoyu olacak.