0232 445 78 25 0 505 948 84 50 info@altiparmakhukuk.org

BASIN DUYURUSU

01.09.2022

BASIN BİLGİ NOTU

MARMARA GÖLÜ DAVASINDA YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI

Kamu idarelerinin ataleti, eylemsizliği ve hatalı kararlarıyla kurutulan Marmara Gölü ile ilgili olarak,  S.S. Gölmarmara ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi adına bu yılın Mart ayı içinde Türkiye’nin ilk iklim davasını açtığımızı duyurmuştuk. İklim davamızı, gölü kuruttukları yetmiyormuş gibi bir de kuruttukları göl için balıkçı kooperatifinden göl kirası talep eden ve bunun için kooperatife ödeme emri gönderen Tarım ve Orman Bakanlığı’na karşı açtık.

Manisa 1.İdare Mahkemesi’nde görülen davamızda bir yandan kooperatife gönderilen ödeme emrinin iptalini isterken, diğer yandan davada esas olarak sorguladığımız husus, idarenin Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele taahhütlerine, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne ve Paris İklim Anlaşması’na aykırı davranışları oldu. Bu aykırı davranışlar sonucunda, hem Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescilli olan, hem de karbon yutak alanı olarak koruma altında olan Marmara Gölü’nün, kamu idarelerince göz göre göre kurutulduğunun delillerini Mahkemeye sunduk.

Manisa 1.İdare Mahkemesi, 11.08.2022 tarihinde vermiş olduğu 2022/545 sayılı yürütmenin durdurulması hakkındaki kararda, balıkçı kooperatifine gönderilen ödeme emrinin uygulanmasını durdurdu. Yani kooperatif ve balıkçılar, davamız sonuçlanıncaya kadar icra tehdidinden kurtulmuş oldu. Mahkeme, durdurma gerekçesinde davalı İdarenin yasada yer almayan bir yöntemle kooperatiften borcu tahsile kalkıştığını belirterek bu durumun hukuka ve usule aykırı olduğuna karar verdi. 

Mahkeme yürütmenin durdurulması konusunda karar verirken, idarenin yapmış olduğu usule aykırılık sebebiyle davanın esasına girmedi ve idarenin iklim değişikliğiyle mücadele taahhütlerine aykırı davrandığı iddiamızı bu aşamada incelemeye almadı.  İdare Mahkemesi, davalı Bakanlığın isterse dava konusu alacak için adli yargı yoluna başvurabileceğini ifade etti.

Mahkeme kararında, “Hukuka aykırılığı açık olan dava konusu ödeme emri nedeniyle, söz konusu alanın kuruması nedeniyle ekonomik faaliyetine devam edemeyen davacı Kooperatifin mallarına ve hesaplarına haciz konulabileceğinden, davacı açısından telafisi güç ve imkansız zararlar doğabileceğinin de kabulü gerektiği” ve “Hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden, 2577 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmenin durdurulmasına karar verildiği belirtmiştir.

Davacı balıkçı kooperatifinin avukatlarından Cem Altıparmak, “Bu karar, kooperatif ve balıkçıları icra tehdidinden kurtarmış olduğu için elbette sevindiricidir. Ancak nihai bir karar değildir ve Marmara Gölü’nün kurumasında idarenin hukuka aykırı işlem ve eyleminin tespiti için yeterli değildir. Bu nedenle, davamıza devam edeceğiz. Davalı idarenin iklim karşıtı davranışlarını adli yargıda bizzat kendilerinin açacağı bir davada da konuyu tartışmaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz. İklim değişikliğiyle mücadele ve “net sıfır emisyon” hedefine ulaşmak için yutak alanların önemini hatırlatıyor; sulak alanların da karbon yutak alanı olduğunun altını tekrar çiziyoruz” dedi.

Marmara Gölü’nün ve göldeki kuşun, böceğin, sazlıkların, balıkların ve balıkçıların yaşam hakkı için hukuki mücadeleye devam edeceğiz.

Saygılarımızla

Altıparmak Hukuk Bürosu

 

__________________________________________________________________________________________________

23.03.2022

BASIN BİLGİ NOTU

Türkiye’nin İlk İklim Davası, Kurutulan Marmara Gölü’nün Balıkçıları Adına Açıldı!

Manisa’nın Gölmarmara ilçesine ismini veren Marmara Gölü, 2011 yılından 2021 yılına kadar geçen 10 yıllık süreçte, devlet kurumlarının hatalı su politikaları ve ataleti sonucunda, yüzey alanının yüzde 98,18'lik bir kısmını kaybetti ve neredeyse tamamen kurudu. Bu yaşananlar yetmiyormuş gibi kamu idaresinin, kuruttuğu göl sebebiyle balıkçı kooperatifinden kira bedeli talep etmesi ve kooperatife ödeme emri göndermesi, bardağı taşıran son damla oldu.

Altıparmak Hukuk Bürosu olarak, yaşanan sorunu basit bir kira borcu olarak görmedik ve  Marmara Gölü balıkçılarının avukatlığını “pro-bono” yani toplum yararına bir hukuk hizmeti olarak üstlendik. Marmara Gölü’nün, Türkiye’nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nden ve Paris İklim Anlaşması’ndan kaynaklı taahhütlerine tamamen aykırı politikaları sonucunda kuruduğunun ve bu kurumadan kamu idarelerinin sorumlu olduğunun tespiti için, Manisa İdare Mahkemesi’nde Doğa Derneği'nin desteğiyle Türkiye’nin ilk iklim davasını açtık!

İklim davaları, hükümetleri ve şirketleri iklim değişikliğiyle mücadeleye aykırı politikaları, kararları ve ataletleri nedeniyle sorumlu tutmak ve hesap vermelerini sağlamak üzere açılan, stratejik öneme sahip davalardır. Ekim 2021’de onaylanan Paris İklim Anlaşması’yla birlikte, iklim değişikliği ile mücadelede 2053 yılında sıfır karbon taahhüdünde bulunan Türkiye’nin, bu taahhütlerine uyabilmesi için sadece fosil tabanlı gazların atmosfere salımını sınırlaması yetmiyor. Aynı zamanda, karbon yutak alanları olarak kabul edilen ve küresel ısınmaya yol açan gazları tutan alanları korumak, bozulanları rehabilite etmek ve hatta sayılarını çoğaltmak zorunda.

Karbon yutak alanları olarak kabul edilen alanların başında sulak alanlar geliyor. Marmara Gölü, 2017 yılında ulusal öneme haiz sulak alan ilan edilmiştir ve bu özelliği ile korunması gereken bir karbon yutak alanıdır. Ancak kamu idaresinin iklim değişikliği ile mücadele taahhütlerine aykırı politikaları, Marmara Gölü’nde tahribata yol açmış ve bir sulak alanı yok etmiştir.

Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadeledeki sorumluluklarını görünür kılmak ve bu sorumluluklara aykırı davrandığını tespit ettirmek için, bu davayı bir iklim davası olarak açtık. Bu davada, devletin hatalı ve plansız su politikalarının gölün kurumasına yol açtığını, sorumluluğun tamamen idarede olduğunu ve bunun sonucunda ortaya çıkan zararlardan da idarenin sorumlu olduğunu ispatlayacağız.

İklim ve çevresel adalet açısından gerçek bir toplumsal ve yargısal dönüşüm, stratejik nitelikteki iklim davaları ve yargısal araçların etkin kullanımı ile sağlanabilir. Bu dava, iklim davası olarak bir ilk niteliğinde. Ancak Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele için etkin bir strateji ve eylem planı oluşturup uygulamadığı sürece, bu iklim davalarının devamı mutlaka gelecektir. 

ALTIPARMAK HUKUK BÜROSU

İletişim için : Av. Cem ALTIPARMAK (0505 9488450) 

 

► Marmara Gölü ve Sulak Alanlara İlişkin Arka Plan Bilgisi:

(Bu davanın hazırlığında, hukuk danışmanlığını yürüttüğümüz ve Marmara Gölü’ne dair çalışma, kampanya ve verilerinden yararlandığımız Doğa Derneği’ne teşekkür ederiz)  

Sulak alanlar, tropik ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu genetik rezervuar özelliğine sahip alanlardır. Tüm dünyada bilinen hayvan türlerinin yüzde 10’undan fazlasını ve tüm balık türlerinin yüzde 50'sinden fazlasını sulak alanlar barındırmaktadır. Dünya yüzeyinin yüzde 6’sını kaplayan sulak alanlar, yeryüzündeki aktif olarak içilebilir tatlı su kaynaklarının da yaklaşık yüzde 90’ını karşılıyor. Ancak sulak alanlar hızlı bir yok oluşla karşı karşıya. Türkiye, son yüzyılda en çok sulak alan kaybeden ülke konumunda. Türkiye’de son 40 yılda 1 milyon 300 bin hektar yani Marmara Denizi büyüklüğünde sulak alan geri dönüşü olmayacak biçimde zarar gördü.

Marmara Gölünü besleyen en önemli kanal olan Kumçayı kanalından gelen suyu Gördes barajıyla engelleyen, Adala ve Marmara Gölü besleme kanallarından gelecek olan suyun göle iletilmesi için çalıştırılması gereken Ahmetli regülatöründeki pompaları da yüksek elektrik maliyeti gibi akıl almaz bahanelerle çalıştırmayan Tarım ve Orman Bakanlığı, bu hatalı su politikasıyla, eylem ve eylemsizlikle, gölün kuruyacağını bilmesine karşın, her türlü bilimsel eleştiri ve uyarılara kulaklarını tıkamış, bile isteye ve göz göre göre gölün kurumasına yol açmıştır.

Bu kuruma, göl kıyısındaki sosyo-ekonomik yaşamı ve biyoçeşitliliği olumsuz etkilemektedir. Balıkçılığın tamamen sona ermesi nedeniyle çalışma hakkı, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı ihlalleri ortaya çıkmıştır. S.S. Gölmarmara ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi, kayıtlı 35 kayık ve toplam 163 üyeyle balıkçılık yapmaktayken, kuruma nedeniyle gölde balıkçılık tamamen bitmiştir. Sadece balıkçılıkla geçinen 5 aile göç etmek zorunda kalmıştır. Diğer balıkçı aileleri tarım işçisi olarak hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır Tahribatın devam etmesi halinde, yaşanan hak ihlalleri sadece bölgedeki nüfus ve göl çevresiyle sınırlı kalmayacak, biyoçeşitlilik ve ekosistem telafisi olmayan şekilde yok olacaktır. 

Marmara gölü son durumuna dair video için: https://www.youtube.com/watch?v=_BpLcVFWHxI

Marmara Gölü uydu görüntüsü ve haritaları (2011- 2021) 

 

 

TÜM HAKLARI SAKLIDIR 2019 ©
Powered by