Cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı şiddet ve ayrımcılığa karşı koruma konusunda Birleşmiş Milletler Bağımsız Uzmanı olan Bay Victor Madrigal-Borloz’un “Din ve inanç özgürlüğü ile cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı şiddet ve ayrımcılıktan korunma özgürlüğü” konusunda hazırlamakta olduğu tematik rapora ilişkin katkı sunma çağrısını Türkçeye çevirdik ve ilginize sunuyoruz. Çağrı metninin orijinal haline aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Çağrı sonucunda hazırlanacak rapor, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin 53. oturumuna sunulacaktır. Rapora katkı için son tarih 15.01.2023 olarak belirlenmiştir.
Altıparmak Hukuk Bürosu olarak adalete erişimi güçlendirme kapsamında insan hakları, çevre ve doğa koruma alanında bölgesel ve uluslararası başvuru mekanizmalarının kullanımını önemsiyoruz. Bu çağrı metnini, BM mekanizmalarının bilinirliğini ve kullanımını arttırmak amacıyla Türkçeye çevirerek sizlerle paylaşmak istedik. Çalışmalarımızın adil, kapsayıcı ve doğayla uyumlu bir dünyanın kurulmasına katkı sunmasını umuyoruz.
Altıparmak Hukuk Bürosu
Çeviren: Stj. Av. Mesut Bilicitürk
Cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı şiddet ve ayrımcılığa karşı korumaya ilişkin Bağımsız Uzman Raporu
Konu: din ve inanç özgürlüğü ile cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı şiddet ve ayrımcılıktan korunma özgürlüğü
KATKI ÇAĞRISI
Son Teslim Tarihi: 15 Ocak 2023
Giriş
Cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı şiddet ve ayrımcılığa karşı koruma konusunda Bağımsız Uzman olan Bay Victor Madrigal-Borloz tarafından hazırlanacak rapor din ve inanç özgürlüğü ile cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği arasındaki ilişkiyi açıklamak amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi'nin 53. oturumuna sunulacaktır. Bağımsız Uzman, uluslararası insan hakları hukuku ve merkezinde bölünmezlik ile dayanışma ilkeleri bulunan hak temelli yaklaşımı çıkış noktası olarak kabul ederek farklı cinsel yönelimlere ve toplumsal cinsiyet kimliklerine sahip kişilerin hakları ile din veya inanç özgürlüğü hakları arasında bulunan hukuki, politik ve etnik dinamikleri bu haklara ilişkin anlatılar çerçevesinde ele alıp araştıracaktır.
Rapor; vicdani[1] ret, dini inançlar için makul uyumlulaştırma ve ayrımcılık karşıtı yasa, kamu politikaları gibi yasal kavramlara atıfta bulunarak cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı şiddet ve ayrımcılıktan kurtulma ile din ve inanç özgürlüğü arasındaki çelişkileri yönlendiren köklü ve yeni ortaya çıkan söylemleri inceleyecektir. Bağımsız Uzman, iki hak sistemi arasındaki bağlantıları ve belirgin gerilim noktalarını açıklarken bu iki sistemin birbirini sınırlama potansiyelinin yanı sıra bunlar arasındaki görev ortaklıkları da analiz edecektir. Bu raporun amacı bir tarafın kazanırken diğerinin kaybettiği bir analizden uzaklaşmak için yasal ve politik anlatımlar sağlamak ve tüm kişilerin insan haklarından gerektiği gibi yararlanmaları için teorik temelleri atmaktır. Rapor, devletlere ve diğer ilgili paydaşlara, uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerine tam olarak uymaları, LGBT+ kişilerin dini, kültürel, sosyal ve kamusal hayata etkin katılımları dâhil olmak üzere huzurlu bir yaşam sürmeleri, tüm insan haklarını kullanmaları, bu haklardan yararlanmaları ve herkesle eşit zeminde topluma nasıl katkıda bulunacaklarını seçmeleri için koruma ve güçlendirme yönünde tavsiyelerde bulunacaktır.
Arka Plan
Uluslararası insan haklarının hukuki olarak tanınması ve koruma taahhütlerinin verilmesi, devlet ve devlet dışı aktörlerin kişisel din özgürlüğünün yanı sıra kurumsal dini özerkliği tanımasını sağlamıştır. Tarih boyunca dini ve manevi anlatılar, cinsel yönelim veya toplumsal cinsiyet kimliğine (açık veya örtülü) dayalı olarak bireylere karşı kurumsal ve kişisel şiddet ile ayrımcılığı teşvik etmek, mümkün kılmak ve bunlara göz yummak amacıyla kullanılmıştır; cinsel ve toplumsal cinsiyet çeşitliliğini bastırmak, cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğine karşı cinsiyet kimliği doğumda atanmış ve heteronormatif normları teşvik etmek için kullanılmıştır. Bu durum zamanla güçlenen çeşitli ayrımcı normatif yapıların oluşmasına yol açmıştır. BM Din ve İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü’nün yetkisinde belirtildiği üzere hakların bu şekilde kullanılması insan hakları sisteminin temel ilkelerine aykırıdır. Din ve inanç özgürlüğü veya aslında herhangi bir başka insan hakkı altında gerçekleşen bu uygulamalar, marjinalleştirilmiş azınlık grupların haklarını engellemeyi ve reddetmeyi hukuka uygun hale getirmez.
Ayrıca din anlayışının –bu tür inançları ifade etme hakkını da kapsayan din ve inanç özgürlüğünün- temelde LGBT+ ve toplumsal cinsiyet çeşitliliğini oluşturan kişilere ve onların haklarına karşı olduğu yönündeki yaygın kanı, dini geleneklerin uzay ve zaman boyunca aynı içerikte olduğuna dair özcü varsayımlara dayanmaktadır. BM yetkisinin elinde bulunan keşifsel kanıtlar, bugün dini inanç sistemlerinin bazı kollarında görülen LGBT+ karşıtı tutumların çoğunun nispeten yeni bir kökene sahip olduğunu göstermektedir. Bu dini gelenekler içinde bugün bile birçok mezhep veya grubun LGBT+ kimliklerini benimsediği (ya da yeniden benimsemeye başladığı) ve bununla birlikte cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı şiddet ve ayrımcılığa karşı hak savunuculuğunu, inançlarının bir gereği olarak kabul ettikleri görülmektedir.
Bu nedenle LGBT+ bireylerin insan haklarının dini özgürlüklerle kesiştiği noktada yasal olarak güçlendirilmelerine yönelik potansiyel bir ilk adım, din ve inanç özgürlüğü ile cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı şiddet ve ayrımcılıktan korunma özgürlüğü arasındaki doğal çelişkiyi ortaya çıkarmaktır. Bağımsız Uzman tarafından hazırlanacak tematik raporun amacı kilit paydaşlar olan LGBT+ kapsayıcı inanç sistemlerinin, yerel toplulukların ve LGBT+ inanç topluluklarının seslerini duyurmaya çalışmaktır. Ayrıca bu çalışma ile LGBT+ kişilerin insanlık onuru ve insan hakları bakımından eşit kişiler olarak inanç ve maneviyata erişimlerini daha iyi tanımak ve korumak için insan hakları söylem ve pratiği içinde bir alan açmak amaçlanmaktadır.
Katkı Çağrısı
Bağımsız Uzman, ilgili tüm devletleri, sivil toplum kuruluşlarını, inanç temelli kurumları, inanç liderlerini, akademisyenleri, uluslararası kuruluşları, ulusal insan hakları kurumlarını, aktivistleri, şirketleri ve diğer herkesi tematik raporu için aşağıdaki sorulara yazılı olarak katkı sağlamaya davet etmektedir.
Katılımcıların yorumlarını azami 2.500 kelime ile sınırlamaları beklenmektedir. Raporlar, akademik çalışmalar ve diğer arka plan materyalleri gibi çalışmaya ilişkin ek destekleyici materyallerin sunuma eklenmesi mümkündür.
Yukarıdaki sorulara verilen yanıtlar İngilizce, Fransızca veya İspanyolca olarak ve Word formatında gönderilebilir.
Yanıtlarınızın gizli kalmasını istiyorsanız, başvurunuzda açık bir talepte bulunmanız rica olunur. Aksi takdirde, bilgiler çevrimiçi[2] olarak yayınlanabilir ve raporda referans gösterilebilir.
Bağımsız Uzman, talep edilen bilgileri mümkün olan en kısa sürede ve tercihen 15 Ocak 2023 tarihine kadar almaktan özellikle memnun olacaktır. Raporun taslağının hazırlanmasına ilişkin planlama süreci göz önüne alındığında, Bağımsız Uzmanın son teslim tarihinden sonra alınan katkıları dikkate alamayabileceğini lütfen unutmayın. Yanıtlar BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi’nde bulunan Bağımsız Uzmana e-posta ile (hrc-ie-sogi@un.org) “Submission to the report on FoRB and SOGI” başlığı yazılarak gönderilmelidir.
Daha fazla soru veya açıklama için lütfen BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi aracılığıyla hrc-ie-sogi@un.org adresinden Bağımsız Uzman ile iletişime geçmekten çekinmeyiniz.
[1] Burada ifade edilen vicdani ret kavramı, askerlik görevini yapmayı ret eyleminden (conscientious objection to military service) farklı olarak genel bir ret anlamına gelmektedir. Başta sağlık olmak üzere birtakım alanlarda kişilerin ahlaki olarak katılmadıkları bir hizmeti sunmayı veya eylemi gerçekleştirmeyi reddetmelerini ifade etmektedir.
[2] Başvurular, ilgili tematik raporun web sayfasında şu adreste yayınlanabilir: